İstanbul’un işlek caddelerinin birinde küçük, şirin bir kahve dükkanı işleten Mayıs, kendi ekonomik özgürlüğünü kazanmak için mücadele ederken dükkanına kahve almak için gelen Şafak Milas ile yolları hiç beklemediği bir anda tekrar kesişir.
İstanbul’da geride bıraktığı hayatın izlerini silmek için mücadele eden Mayıs, geçmişinde yakasına yapışmış her insana hak ettiğini yaşatmak için bir yemin etmişken Şafak Milas’ın kırık şemsiyesinin altına sığındı; tüm varlığını afetlerden koruyan o şemsiyeyi, yuvasının çatısı bildi.
Kimisinin şemsiyesi oldu kimsesizin çatısı.
☂️
“Bu ikimizin savaşı, dördümüzün zaferi olacak.” dedi.
Gülümsedi, gülmemi bekler gibi baktı gözlerime. Güldüm.
“Bu ikimizin savaşı, dördümüzün zaferi olacak.” dedim.